Sanayinin Kalbi Petrokimya Sektöründe Atıyor!

“Diş fırçaları, market poşetleri, gıda ambalajları, bilgisayarlar, giysiler ya da mobilyalar…”

Kimsan Petrokimya

Gündelik hayatımızda kullandığımız pek çok ürünün ortak bir sanayi dalından beslendiğini biliyor muydunuz? Anahtar kelime: petrokimya sektörü. Plastik, lastik, kauçuk, elyaf gibi çok sayıda petrokimya ürünü, bugün sayısız sanayi dalının hammaddesini oluşturuyor. Otomotiv, elektrik, elektronik, tarım, ambalaj, tekstil, ilaç, boya, inşaat, deterjan, kozmetik gibi aklınıza gelebilecek birçok sektöre girdi sağlıyor.

Bir anlamda petrokimyaya bağımlı bir dünyada yaşıyoruz desek yanılmış olmayız.

Peki "petrokimya ürünleri neler? Bu ürünlerinin ülkemizde ve küresel ekonomideki payı ne? Gelecekte bizi nasıl bir değişim bekliyor?" Gelin şimdi bu sorular özelinde petrokimya sektörüne yakından bakalım…

Dünyada öne çıkan petrokimya ürünleri neler?

Petrokimya ürünleri; etan ve nafta gibi petrol ürünlerinden veya doğal gazdan elde edilen kimyasalları ve bunların türevi olan polimerleri kapsıyor. Plastik, lastik, elyaf gibi hammaddeler ve diğer organik ara mallar da dahil olmak üzere çok geniş bir ürün yelpazesini oluşturuyor. Öyle ki kimyasal üretimdeki toplam hammadde talebinin yaklaşık % 90'ı buradan elde ediliyor. Dahası, petrol ürünleri içindeki toplam birincil talebin %14'ü ve doğal gaz içindeki talebinse % 8'i petrokimya ürünlerine ait.

Sektör içerisinde en çok bilinen malzeme grubunu şüphesiz plastikler oluşturuyor. Sadece bilinmekle de kalmayıp aynı zamanda dökme malzemeler içerisindeki açık ara en hızlı büyüyen ürün grubunu temsil ediyorlar. Özellikle de küresel gıda pazarında ulaşım, muhafaza etme ve tüketimde yaygın olarak kullanılıyorlar. Plastik ambalajlar ise % 36'lık bir pay ile küresel plastik talebi içerisindeki en büyük oranı yakalamış durumda. Bununla birlikte, Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) tarafından ortaya konan 2018 tarihli rapor, 2000’lerin başından bu yana plastik talebinin neredeyse iki katına çıktığını gözler önüne seriyor.

Diğer bir öne çıkan malzeme grubunu ise gübre oluşturuyor.Bitkilerin ihtiyaç duyduğu besin maddelerini almasını artırmak için kullanılan gübre, tarımdaki verim ve ürün güvenilirliği için hayati taşıyor.Ayrıca diğer birçok zirai kimyasallar da zararlı organizmalara karşı koruma sağlıyor.Sentetik azotlu gübreler, bugün dünya gıda üretiminin neredeyse yarısında söz sahibi.
Bunlar dışında ilaçlardan elektronik ve tıbbi cihazlara, oyuncaklardan mutfak ürünlerine, giysi, halı, mobilya ve dekoratif eşyalara kadar neredeyse çevremizdeki tüm tüketim malzemelerinde petrokimya ürünleri kullanılıyor.

Türkiye’deki durum ne?

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yayımlanan son rapora göre, petrokimyasalların dünyadaki üretimden satışlarına baktığımızda Türkiye 44.sırada yer alıyor. Bu bakımdan Türkiye’nin pazar içerisinde gelişime açık bir noktada bulunduğunu söyleyebiliriz.Ülkeye ithal edilen petrokimyasalların % 35’ini plastik, kauçuk ve elyaf hammaddesi gibi ara mallar oluşturuyor.Bunlar arasında ise plastiğe olan iç talebin % 11’i ve elyafa olan talebin ise % 27’si yurt içi üretimden karşılanırken, kauçuğa olan talebin neredeyse tamamı yurt dışından ithal ediliyor.
“Ülkeye ithal edilen petrokimyasalların % 35’ini plastik, kauçuk ve elyaf hammaddesi gibi ara mallar oluşturuyor.Bunlar arasında ise plastiğe olan iç talebin % 11’i ve elyafa olan talebin ise % 27’si yurt içi üretimden karşılanırken, kauçuğa olan talebin neredeyse tamamı yurt dışından ithal ediliyor.”

Mevcut tabloya göre, Türkiye’de cari açığın azaltılmasına yönelik yatırımların yapılması kritik önemde.Böylece yurt içindeki üretimin arz güvenliği sağlanırken, ülkenin dışa bağımlı olmayan güçlü bir ekonomi kurması da desteklenecek. Bu kapsamda grup şirketlerimiz arasında yer alan Petkim, Türkiye’nin petrokimyasal hammadde ihtiyacının yaklaşık % 16’sını tek başına karşılayarak sektörde öncü bir güç olma yönünde emin adımlar atıyor.İzmir Aliağa’da faaliyet gösteren Petkim, bölge içinde yer alan gelişmiş tesislerinin yanı sıra liman, baraj ve enerji santrali gibi olanakları da kullanarak yabancı yatırımcıları cezbetme potansiyelini koruyor.

Bir diğer grup şirketimiz STAR Rafineri de petrokimya sektörü için önemli hammaddeler olan nafta, ksilen ve reformat ile cari açığın önemli kalemlerini oluşturan dizel, jet yakıtı, LPG ve petrokok gibi petrol ürünlerinin üretimini gerçekleştiriyor.Bugün Türkiye’de işlenmiş petrol ürünleri ihtiyacının yaklaşık % 25’ini karşılayan STAR Rafineri, petrokimya ürünlerinden beslenen sektörlerin ithal bağımlılığının azaltılmasında önemli bir paya sahip.

Petrokimya sektörü nereye gidiyor?

Petrokimyanın geleceği konusunda Uluslarararası Enerji Ajansı(IEA) tarafından 2018 yılında yayımlanan son rapora göre yüksek gelirli ülkeler, düşük gelirli ülkelere kıyasla kişi başına 10 kata kadar daha fazla gübre ve 20 kata kadar daha fazla plastik kullanıyor. Bu da petrokimya sektöründe önemli bir küresel büyüme potansiyeli olduğuna işaret ediyor. Bir diğer önemli işaret de petrokimya sektörüne alternatif hammadde üretimindeki güçlükler.Sonuçta büyüyen ekonomiler, artan nüfus ve teknolojik gelişmelere bakıldığında gelecekte petrokimya sektörüne olan talebin daha da artacağı öngörülüyor.

Petrokimya sektörünün gelişimini destekleyen faktörlerden biri de sürdürülebilir geleceğe yönelik artan ilgi. Bu kapsamda güneş panelleri, rüzgâr türbinleri, piller, binalardaki ısı yalıtımları ve elektrikli araç parçaları da dahil olmak üzere modern enerji sisteminin birçok parçası petrokimya çıktılarından elde ediliyor. Bir başka deyişle, yeşil enerji piyasasındaki aktif büyüme petrokimya sektörünü de besliyor.

Özetle söylemek gerekirse petrokimyanın olmadığı bir dünya hayal etmek zor. Sayısız sektöre hayat veren petrokimyasal ürünler uzunca bir süre daha hayatımızda kalacağa benziyor.Fakat çevre dostu kimyasalların üretiminde hayata geçirilen yeşil kimya çalışmaları, karbon yakalama teknolojileri, geri dönüşüm yöntemleri, sıfır atık uygulamaları ve bu alanlarda artan yatırımlar, petrokimya sektörüne alternatif yeni pazar fırsatlarını da beraberinde getiriyor.